Evinize ekmek almanız gerektiğinde gidip komşunuzun kendisi için aldığı ekmeği mi alıyorsunuz yoksa parasını verip kendi ekmeğinizi kendiniz mi alıyorsunuz? Komşumun Dijital Kodları başlıklı bu yazımızda, yazılım lisansları hakkında birlikte düşünmek ister misiniz?
İlk yazılımlar her ne kadar 1949’lu yıllarda programlanıp ilk yazılım patenti 1981 yılında alındıysa da; yazılımların dünya ekonomisinin küresel anlamda dönüştürülmesini sağlayan ucuz ve süratli internet bağlantısı gibi teknolojik gelişmeler son 10 yılda gerçekleşmiş ve bu sektördeki teknolojik gelişmeler tahminimizden de çok gelişerek beklentilerimizin ötesine geçmiştir.
40’lı yaşlarını sürenler “Back to The Future” filmini hatırlar… 1989 yapımı filmin 2015 yılı için varsaydığı ve gerçekleşen pek çok teknolojik gelişme var. Şöyle bir hatırlayalım;
- Artırılmış gerçeklik (Yüz tanıma sistemi)
- Uçan kaykaylar (Hendo Hoverboard)
- Kişinin kumanda olduğu oyunlar (MS Xbox One Kinect kumandası)
- Mobil ödemeler (Akıllı telefonla ödeme yapma olanağı, Apple Pay, Touch ID)
- Ev otomasyon sistemleri
- Çoklu kanalı bir arada gösteren TV
- Akıllı pişiriciler (yeni nesil Microdalga ve Fırınlar)
- TV üzerinden video görüşmeler (Skype)
- Uzaktan kredi kartı ile yapılan ödeme veya bilgi aktarımı (PayPal-Digital cüzdan)
- Sosyal ağlar (Facebook, LinkedIn)
- Holografik sinema
Tanıdık geldi mi? Bugün bunların hepsi hayatımızda var olan ve hatta çalışmadığında ne yapacağımızı şaşırdığımız teknolojilerin/uygulamaların başında geliyorlar. Bazı filmlerde gördüğümüz ürünler ise günlük hayatımızda “henüz” yoklar, yaratılmadılar. Fakat eminim bunların hayatımıza girmesi için 26 yıl beklememiz gerekmeyecek. Bu teknolojilerin/uygulamaların birer yazılım sayesinde varlar…

Yazılımlar bazen eğlence bazen de ticari nitelik taşırlar.
Yazılımlar, lisans bedeli ödenerek kullanılmalıdır. Yazılımın sahibinin izni olmadan, lisans sözleşmesi yapılmadan ve ücreti ödenmeden bilgisayar yazılımının kırılması (crack) veya kırılmış haldeki yazılımın kullanılması, çoğaltılması, dağıtımı ve ticareti gibi durumlarda bilgisayar yazılımlarının (programlarının) telif hakkı sahibinin haklarının ihlali ve aynı zamanda yazılım korsanlığı demek olup hukuka aykırılık teşkil eder. Bu durumlarla karşı karşıya kalınmaması için de yazılımların telif hakkı korunması mutlaka sağlanmalıdır.
Günümüzde ne yazık ki küresel bir soruna dönüşen yazılım korsanlığı Türkiye’de de uzunca bir süredir yaygın olup, alınan tüm önlemlere karşın yazılım korsanlığı oranlarında bir azalma olmadığı gözlenmiştir.
Korsan yazılım, sebep olabileceği tehlikeler yüzünden kullanıcılara, AR-GE yatırımlarına geri dönüşü azalttığı için yerel yazılım sektörüne ve en önemlisi de yarattığı verimlilik ve üretim kaybı ile ülke ekonomisine olumsuz etkileri bulunmaktadır. Son zamanlarda bunlara dış ticaret kaynaklı riskler de eklenmiştir. ABD’de üretim sürecinde korsan yazılım kullandığı tespit edilen ithal ürünlerin üreticilerine haksız rekabet oluşturdukları gerekçesiyle davalar açılmaya başlanmıştır. Korsan yazılıma karşı alınan önlemler kapsamında ABD ve AB arasında imzalanması planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nın, lisanssız yazılımla üretilmiş ürünlerin ticaretinin engellenmesi hükmünü de içerme olasılığı bulunmaktadır. Özel sektörde korsan yazılımın kullanılarak üretim yapılması çok yaygın bir uygulama olduğundan, Türkiye için bu durumun AB ve ABD pazarına erişimde ciddi sıkıntılar yaşatacak olması muhtemeldir. Bu riski önlemek için özellikle sanayi sektöründe lisanslı yazılımın kullanılması için çözüm üretilmesi gerekmektedir.
The Software Alliance (BSA-The Software Alliance (www.bsa.org), hükûmetler nezdinde ve uluslararası pazarda global yazılım sektörünün önde gelen destek kuruluşu)’nun 2016 yılındaki Küresel Yazılım Araştırması’na göre, Türkiye’deki bilgisayar kullanıcıları, lisanssız yazılımlar ile siber saldırılar arasındaki bağlantısına rağmen endişe verici oranda lisanssız yazılımları kullanmaya devam ediyorlar. Lisans Uyumluluğu Sayesinde Fırsat Yakalama adlı araştırmada ise, Türkiye’de bilgisayarlarda kurulu olan uygun biçimde lisanslanmamış yazılım oranının %58 olduğunu ortaya koyuyor.
Son kullanıcılar (tüketiciler), bilgi işlem yöneticileri, firmalardaki PC kullanıcılarını kapsayan araştırma, lisanssız yazılım kullanımının ne kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Ne var ki, bu konuda sadece son kullanıcılar değil, şirketler de payını alıyor ve adeta ateşle oynuyor. Lisanssız yazılımın olduğu her yerde kötü amaçlı yazılım ile karşılaşma olasılığı yüksek. Bunun şirketlere maliyeti de azımsanmayacak kadar fazla. Örneğin, sadece 2015 senesinde, siber saldırıların işletmelere olan maliyeti 400 milyar $’ın üzerinde…
Araştırmanın ortaya çıkardığı diğer bulgular arasında şunlar yer alıyor;
- 2015 senesinde dünya genelindeki bilgisayarlarda kurulmuş olan yazılımların %39’u uygun biçimde lisanslanmamış.
- Bazı kritik endüstri kollarında dahi lisanssız kullanım şaşırtıcı derecede yüksek. Araştırma sonuçlarına göre bankacılık, sigorta ve menkul değerler sektörlerinde dünya çapındaki oran %25 olarak gösteriliyor.
- CIO (Chief Information Officer)’lar çalışanların %15’inin kendi bilgileri dışında ağa yazılım yüklediğini öngörüyor. Ancak, sorunu ciddi ölçüde hafife aldıkları görülüyor, zira çalışanların %26’sı ağa izinsiz yazılım yüklediklerini söylüyor.
Peki tüm bu sayılara rağmen farkındalık oluştu mu?
- Bu araştırmada CIO’lar en büyük endişelerinin güvenlik zaafı sonucu oluşan veri kaybı olduğunu, güvenlik tehditlerinden kaçınmanın ağlarında bulunan yazılımların özgün ve tümüyle lisanslı olmasının sağlanması için önemli bir neden oluşturduğunu ve çalışanları içeren daha geniş kapsamlı araştırmada, %60 oranında katılımcının lisanssız yazılım ile ilişkili güvenlik risklerini yasal ve tümüyle lisanslı yazılım kullanımı için temel bir neden olarak gördüğünü iletiliyor.

Riskleri nasıl azaltabiliriz?
Pek çok uluslararası ve yerel şirketin kullandığı Yazılım Varlık Yönetimi (Software Asset Management-SAM) programını kullanarak yasal kaynaklardan satın alınan lisanslar şeffaf bir şekilde yönetilir ve riskler minimize edilir. SAM programını kullanan firmalar ağlarındaki yazılımların lisanslı mı yoksa lisanssız mı kullanıldığını net olarak bilirler, yazılım satın alma, kullanıma sokma ve kullanımdan kaldırma konularını ele alan politikaları vardır. Etkin SAM uygulamalarını proaktif olarak çalışan eğitimi ile birleştirebilen firmalar kendilerini daha güvenli, maliyet etkin ve verimli hale getirebilir.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu ortalama korsan yazılım oranlarını ve ticari olarak karşılık gelen $M bazındaki değerine bir göz atalım;
Korsan yazılım kullanımının ekonomiye etkisi de son derece olumsuzdur. Lisanslı ve korsan yazılımın ekonomiye katkısını ve yatırıma geri dönüşünü ayrı olarak hesaplayan çalışmada (Insead, 2013) yazılımlar, girdi yöntemiyle (W. Le-ontiePin Girdi-Çıktı Analizi, 1936,1951) gayri safi milli hasıla (GSMH) hesabı bileşenlerinden biri olarak hesaplanmış ve gelir gruplarına göre toplam GSMH’nın korsan ve lisanslı yazılıma gösterdiği esneklik, yani bu iki türde yazılım kullanımındaki artışların ekonomiye katkısı elde edilmiştir. Ek olarak, geri dönüş oranı da hesaplanmıştır (yatırıma geri dönüş oranı = zaman içerisinde oluşan karın yatırımın yapıldığı gündeki toplam bedele oranıdır). Bu çalışmada geri dönüş, yazılım kullanımında yüzde 1’lik bir artışın ülke ekonomisine sağladığı toplam katkının, ülkedeki yazılım piyasasının büyüklüğünün yüzde 1’ine bölünmesi ile hesaplanmıştır.
BSA ve işletme alanında dünyanın önde gelen yüksek öğrenim kurumlarından INSEAD (graduate business schools) tarafından yapılan son araştırmada, lisanslı yazılımların Türkiye ekonomisine büyük katkıda bulunduğu tespit edilmiş. Lisanslı yazılımlar korsan yazılımlarla karşılaştırıldığında Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYİH) iki (2) kat daha fazla katkı yapıyor.
Lisanslı yazılımlarda yüzde 1’lik artış GSYİH’ye 464 milyon dolarlık katkı sağlıyor. Korsan yazılımlar için aynı düzeydeki artışın ekonomiye getirisi ise yarı yarıya azalarak 232 milyon dolarla sınırlı kalıyor. Bu da lisanslı yazılımların korsan yazılımlara göre Türkiye’de 232 milyon dolar daha fazla katma değer ürettiği anlamına geliyor.
Diğer taraftan, 2011 yılında yapılan bir araştırmada korsan yazılımın Türkiye yazılım sektörüne olan zararının 526 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Korsan yazılımın ekonomik etkileri her sektörde özellikle AR-GE yatırımlarına geri dönüşü azalttığı için yazılım sektörü, güvenlik sorunları sebebiyle kullanıcılar, yol açtığı vergi, istihdam ve üretkenlik kaybı nedeniyle ekonomi için ciddi bir tehdittir. Ayrıca yerli yazılım firmalarının yabancı yazılım firmaları ile rekabetinin azalmasına sebep olmaktadır.
Şu çok nettir ki, bir ülkede yazılım sektörünün gelişebilmesi için fikri mülkiyet haklarının güçlü olması gerekmektedir. Her ne kadar Türkiye’de bu kapsamda mevcut mevzuatın uygulanması son yıllarda gelişmiş olsa da korsan yazılım kullanım oranında kayda değer bir düşüş olmamıştır.
Korsan yazılım kullanılmasındaki temel neden ise gelir seviyesidir. Gelir seviyesi yükseldikçe korsan yazılım kullanım oranı düşer. Aynı ülke içinde dahi gelir seviyesindeki bölgesel farklılıklar korsan yazılım kullanımını etkilemektedir.
Yazılım korsanlığının önlenmesi için;
- Mevzuat düzenlemeleri (Caydırıcı cezalar, ihracat için lisanslı yazılım belgesi şartı)
- Uygulamada etkinliğin artırılması (FMH Mahkemelerinin çoğaltılması, denetimlerin sıklaştırılması)
- Kamunun örnek teşkil edecek uygulamaları (SAM uygulamaları, lisanslı kullanım şartı)
- Farkındalığı artırma çalışmaları (Kamu spotları, şirketlerin ortak değer yaklaşımları)
- Kamu teşvikleri (KOBİ’lere verimlilik arttırıcı yazılımlar, SAM uygulamaları, ihracat amaçlı ürün geliştirmek için yazılım) önlem olarak uygulanabilir.
Kişinin temel yargıları, düşünce ve davranışları yaşadığı topluma göre şekillenir. Korsan yazılım kullanmanın, FMH’larını ihlal etmenin yeterli seviyede cezalandırılmadığı veya normal karşılandığı bir ortamda kişi yasadışı yazılım kullanımını herkes tarafından yapılan bir davranış olarak görüp sorgulamaz. Aile ve arkadaş çevresinin tutumu da bireyin kararlarını etkiler.
Hepimiz bunun örneğini yakın çevremizde, iş yerimizde mutlaka görmüşüzdür. Biraz düşünelim, gördüğümüz, yaşadığımız örneklere verdiğimiz tepkiler ne olmuştur? Farkındalığınızın bu yazı çerçevesinde kalmamasını ümit ederim.
Evinize ekmek almanız gerektiğinde gidip komşunuzun kendisi için aldığı ekmeği mi alıyorsunuz yoksa parasını verip kendi ekmeğinizi kendiniz mi alıyorsunuz?
Ülkemizin kalkınmasına katkımızın olduğu, her türlü korsanlığa ve sahteciliğe karşı durduğumuz günlerde yaşamak dileğiyle…